bugün

entry'ler (1165)

apollo 13

Çekildiği 95 senesinden ve olayın yaşandığı 70 senesinden uzun yıllar sonra bu gece izlediğim film. Filmi henüz izlememiş olanlara önerim önce birazdan vereceğim linkteki belgeseli izlemeleri.
Apollo 13, (bkz: apollo 1) faciası ve neil amstrong moon walk u sırasında flight control masalarında görev yapmış gerçek mühendisler ve teknisyenlerle şuan hala basit bir araba üretemeyen bizlere kıyasla 60 lı yıllarda sırf kennedy istedi diye nasıl mühendislik harikalarına adım attıklarını anlatıyor. Ayrıca apollo 13 ün nasıl indirildiği ile ilgili filmden daha gerçek ve inanılmaz detaylar içeriyor. Controller abilerimizin yaşlanmış ve plastik bardaktan bira içen herhangi bir amerikalıya dönüşmüş olmaları beni üzse de dünyaya bir kez daha gelsem onların yaptıkları işi yapabilecek bir kapasitede doğmak ve bu işi yapabilecek şekilde şansımın yaver gitmesini isterdim.

Ayrıca Carl Sagan’ın pale blue dot kitabında da bahsettiği kadarıyla bu başarılı başarısızlıktan sonra insanlı uzay misyonları için devlet tarafından ciddi kısıtlamalar getirilmiş.

Link https://youtu.be/7f51Jzm7M4w

ben bu yazıyı sana yazdım

doğum günündü bugün, hangi gün doğduğunu bilmemem gerekirdi, tıpkı yapmamam gereken bir çok şey gibi. Düşündüm çok, bir şey mi yollasam evine, bir şey ama ne? Sonra durup düşündüm ne seversin, neyin hayalini kurarsın, neyle mutlu olursun bunların hiçbirinin cevabını bilmediğimi fark ettim. Seni tanımam için bana izin vermedin. Hayatının ucundan kıyısından tutunmaya çalıştım sana hiç hissettirmeden. 30 oldun bugün, halbuki ilk tanıştığımızdan beri artık 30 yaşıma geldim diyip dururdun, henüz yıllar vardı halbuki.
Çok isterdim yanında olmayı, en azından içten bir telefon konuşmasıyla kutlamayı doğum gününü. ama o kadar emindim ki sesinden, o mesafenden, neler diyeceğinden. o yüzden hiç okumayacağın yazılarım biriktikçe birikti. Sen yeter ki hep var ol seni tek başına sevmek bile bahar gibi bir şey, hep renkli, hafif meltemli, iyi ki doğdun sevgilim.

insomnia

Hep bir uyku problemim olduğunu düşünmüşümdür ama asla insomnia olmadığıma da emin olmuşumdur. Şimdi düşünüyorum kendimce sebepler bahaneler buluyorum, sanki insomnia olanlar daha geç yatarmış gibi sanki gece 12-6 arası kısa bi period değil de insomnia sı olanlar ikinci 6 saatlik gece periodunda uyuyamıyormuş gibi. Anlatamadım belki ama sonuç olarak baya insomnia yım kabullenemiyorum yıllardır. Ama özellikle şu son dokuz ay içinde iyice kötüledi üstüne bir de tıbbi olarak hiçbir bulguya rastlanmayan inanılmaz bir cilt kaşıntısıyla şahlanıyor adeta. Yorgan batıyor, yastık acıtıyor. Bence kırık kalp en has sebebi diyor, geceye bir şarkı bırakıyorum.

i don't wanna sleep
i just want to keep on loving you

-cigarettes after sex-keep on loving you

kola şişesinin altındaki mavi plastik

Benim için kola şişesinin değil, kola kapağının altında ki plastiktir. Hey gidi günler hey. Kapağı açınca içinde mavi kalın lensimsi bir mavi plastik olurdu, hala nedenini merak ederim neydi ki..

cumhurbaşkanımızın meclise taht koydurması

An itibari ile şahit olduğum, gözlerime inanamadığım, bildiğimiz altın varaklı sultan tahtıdır. röpörtajı sırasında tam kadrajın ortasında, iki türkiye bayrağının arasında durmaktadır. bunu da gördük elveda cumhuriyet, elveda güzel türkiyem.

buradan buyurun: https://twitter.com/search?q=taht&src=typd

sıradan bir insan olmak

Ot gibi yaşamayı mal gibi yaşamakla karıştırmış insandır. Mükemmeliyetçi insan mükemmeliyetçidir. Sıradan biri olup yine mükemmelliyetçi olunabilir, şayet mükemmeli arayıp hayatı kaçıran insan mal gibi yaşayan insan olabilir ama bu sıradan biri olmadığı anlamına gelmez. insandır işte en nihayetinde; içi kof, düz. Sıradışı insan bizi bu medeniyet seviyesine çıkarmış insandır. Düşünmüş ,hayal kurmuş, yapmış. Sıradışılık peşinde koşmamıştır hiç sadece biraz yıldız tozuyla gelmiştir dünyaya. Yaratıcıdır, düşünür, ot değildir. Tüm dünyası 25 yaşında evlenip, memur olup kat karşılığı inşaa edilmiş iki artı birlerde bir ev alabilmek için ömrü boyunca banka kredisi ödeyip, sürekli yakınıp başka da bir şey yapmaz değildir.

sözlük yazarlarının itirafları

Gece gece yine aklımdasın. Uykularımdan kaçtığım, vücudumda bıraktığın kaşıntı hissiyle. Senden sonra yaktığım sigaralarımla, beni sevmeden seviştiğin bir kaç gece hatrına. Aklımın ağır kilitli kapıları arkasında. Sahi hiç mi aklına gelmiyorum? Belki iki iksanın birbirini düşünmesi için ortak bir enerji vardır, ve ben o kadar çok seni düşünmüşümdür ki bilmeden o enerjiden sana beni düşünecek kadarını bırakmamışımdır. Ve tabii sevgi de öyle. Sana hiç kalmamıştır. Çok değil en fazla 5-6 gece kalmışımdır sende. Gurur bu ya beni sevmeyen birini sevecek halim yok. Yok sanmışsındır çok eminim bende sana karşı hiçbir şey. Umrum değilsin gibi davranmak ne zor. Herkes çok mutsuz, uzun ilişkileri bitiyor, ağır laflar söylüyorlar birbirlerine bir biri ardına. Durup düşünüyorum yine, en azından hakları var kızabilmeye bile. En çok o koyuyor adama, sen paramparça ediyorsun kalbimi her seviştiğinde beni, ben tek kelime edemiyorum neden diyemiyorum, kızamıyorum hakkım yok çünkü. Vermedin bana o hakkı hiç sevmedin çünkü, sevebilmeme izin de vermedin. Şimdi gecenin körü son sevişmenden sonra 1.5 ay geçti tek kelime etmedin bana ve ben sana minik bir mesaj atmak istiyorum 'hiç mi aklına gelmiyorum?' Hal bu ya hakkım yok. yatıp uyuyamıyorum bıraktığın kaşınmayla.

gece hayatı sorgulama eşiği

Her gece yaşadığım, uykuların kaçışıyla doğru orantılı eşiktir. Aslında içten içe sevilen anlardır, gündüz olsun istenilmez, sonsuza kadar gece olsa hayat hep uyumaya çalışarak geçse, sessizlik, vücut rahatlığı, kafa rahatsızlığı, dinginlik ve karmaşa. işin en güzel yanı diğer herkesin uyuduğu ya da en azından sizin uyuduğunuzu düşündüğü içim rahatsız etmeyişleri.

sözlüğün bitmiş olduğu gerçeği

Aylardır arada bir sürekli sözlüğe girip entry girecek başlık bulamayıp geri çıkıyorum. Çünkü kayda değer bir başlık, bir konu dönmüyor. Girilen başlık ve entrylere bakınca da kendi çalıp kendi oynayan bir güruh görüp dahil olmak içimden gelmiyor. Eski tadı yok demek istemiyorum ama cidden yok, sonuç olarak burada yıllar önce dönen geyikleri hatırladıkça yüzleşilen gerçektir.

hoşlanılan kızla 13 gündür whatsapptan konuşmamak

Açıkçası aşkımdan ölüyorum ama bi ay konuşmayalım yine ilk mesajı ben atmam. Kızlık müesesesi bok sürdürmek olmaz.

sözlük yazarlarının çizimleri

görsel
Geçen ekşi de denk geldiğim; bir penguenin eşi avdayken başka bir penguenle kırıştırıp, bir de bunun üstüne kan revan içinde, sevdiği kadın için savaşan birini iki kez red edip, kovan bir adet yelloz penguen içeren o içli video sonrası nasıl etkilenmişsem böyle bir şey yaptım. i see you penguen dostum i see you.

ayol diyen erkek

(bkz: okan bayülgen)

the majestic

Hayatımın bir dönemi sarı çırpılmış yumurtaya 'jim carrey yumurtası' dememe sebep olan; bir adet jim carrey'i deli gibi yumurta yerken gördüğümüz sahne barındıran film. Bu dönem de ciddi bir dönemdi ki yaklaşık 5 yıl falan kardeşimle anneme jim carrey yumurtası dediğimizde bize sorgusuz sualsiz o yumurtayı yapardı.

sevgilisi olan birini sevmek

Adeta bana açılmış bu başlığı görünce yazmadan edemeyeceğim.

Hikayeye nereden girmek gerek bilmiyorum ama masum kısmından başlayayım.
Öncelikle zatı şahaneleriyle tanıştığımız da ben hayatında hiç ciddi ilişkisi olmamış, karşımdaki kişiden de çok hoşlanmış ilk görüşte aşık olma gafletine düşmeye müsait biriydim. Çocuk da allahım dillere destan bir güzellikte türkiye'ye yerleşmiş yabancı biriydi. Yaşı benden 8 yaş büyüktü dolayısıyla ben saflıktan ölürken o her şeyi görmüş geçirmişti. Neyse bir buluştuk iki buluştuk falan çocuk ülke ülke gezerken hala bana yazıp ediyor tatlı tatlı flörtleşiyorduk. Derken bir gün pat diye kesildi görüşmek konuşmak. Neyse kahroldum 1.5 sene falan sadece bir kaç kez görüştüğüm biri için kahroldum. Her gün onu düşündüm, her an nerede ne yapıyor, neden beni kestirip attı diye kafayı yedim. Bu arada bu çocuğa hiç mesaj atmışlığım bile yoktu o bana yazarsa, o ararsa konuşurduk. Nasıl davranmam gerektiğini bilmediğim için böyle bir yol çizmiştim. Her neyse 1.5 yıl sonra aynı organizasyonda yer alacağımızı biliyordum ve mesaj attım. Aynı anda oradaysak görüşelim diye kararlaştırdık. Benim o gün programım 3 de onun ki 9 daydı. Haliyle benim işim bittikten sonra ondan mesaj gelmeyince eve dönmek üzere önce dehşet trafikle nişantaşına ofise oradan maslak a kardeŞimin ofisine geçtim çünkü anadolu yakasında oturuyordum ve oyalanmak istedim. Maslaktan acıbademe döndüm ve yazdı... Karaköydeymişim de hemen organizasyon alanına dönecekmişim gibi davrandım. Ne kadar acınası. Neyse. Alana geri döndüğümde saat 10 olmuştu ve onum programının çıkışına ancak yetişebilmiştim. Yanında arkadaşlarıyla geldi. Oradan organizasyonun after partysine oradan da onların evine geçtik. Saat iyice geç olmaya başlamıştı öpüşmeye başladık. Ölücek gibi hissediyordum 1.5 sene sonra onu ilk defa görmüştüm ve şimdi beni mi öpüyordu? Neyse saat çok geç olmuştu ve bütün ailem onunla olduğumu biliyordu beni almak için bekliyorlardı ve geç kalamazdım daha fazla. Bu sırada sürekli telefonumla ablamla mesajlaşıyordum. Taksiyr bırakırken erkek arkadaşınla mı konuşuyorsun olabilir çok normal söyleyebilirsin demeye başladı. Saçmalam deyip geçiştirdim. Şimdi düşününce nasıl rahat bi tip olduğunu ve onun da o sırada sevgilisi olduğunu o cümleden nasıl anlayamadığıma inanamıyorUm. Her neyse o akşamdan sonraki hafta beni aradı, ama tamamen işle alakalı bir durum içindi. Yine o hafta benim ofise toplantıya geldi. Sonra yine bir daha görüşmedik yaklaşık dört beş ay. Ben yine ölüyorum bu sefer daha kötü çünkü daha da anlam veremiyordum. Niye böyle oluyor sürekli diye. Neyse sonraları bana tekrar ara ara yazmaya başladı. Ama muhabbeti tamamen başka yönlete kaydırmaya başlamıştı ve bu sefer açık açık bana sevgilim var ama senle görüşmemiz lazım falan diyordu. Ben parçaları birleştirip biraz stalk yaptıktan sonra o kızla benle ilk buluştuğu günden beri çıkmaya başladığını anladım. Ama gönül bu köpek gibi aşıktım. Biliyordum beni deli gibi kullanmaya çalışıyordu. Belli ki sevmiyor değer vermiyor değer vermediği gibi değersizleştiriyordu. Ama ben bu dünyaya bir kere geliyorum ve yıllardır bu adama aşık bi şekilde unutmak için elimden geleni yapıyor yine de başaramıyordum. Neyse günün sonunda sevgilisine rağmen bu sanki çok normal bir durummuş, ben ona aşık değilmişim hiçbir şey hiç kimse de umrumda değilmiş gibi davranmaya başladım. içimde minnacık bir umutla belki sever diye. Kız benden güzel benden akıllı demekki diye kendime olan saygımı özgüvenimi yitirdim. Sadece onun hayatının ucunda kıyısında olabilmek uğruna. Üç ay önce ayrıldılar. Bana beni çok darlıyordu vs dedi ama adım gibi emindim benden de başka biri vardı ve kız bunu yakaladı. Yine sesimi çıkarmadım onun hayatı umrumda değilmiş gibi davrandım ama eve dönüp günlerce ağlamaya devam ettim. Ayrıldıkları için zerre sevinmemiştim. Çünkü onlar çıkarken onu kıskanmıyordum. Ama şimdi başka biriyle görüşmesi beni aldatmak gibi bir ilişkimiz bile olmasada. Şimdi daha çok kahroluyorum. Beni bazen haftalarca aramıyor. Ben onu hiç aramıyorum. Günün sonunda her allahın günü ağlayan ben oluyorum. Hani ne günahım vardı en başında herkes gibi birini sevmek istemiştim. Şimdi bir sürü günahım oldu. Tercihler benim evet ama bunları yapınca sonunda mutlu mu oldum, asla. Ne çıkarım vardı, hiç. Kendime acı çektirmekten başka. Acınası bi durumda kalmaktan başka. Demem o ki olabiliyor. Maalesef mutsuzluğa mahkum oluyorsunuz.

sözleşme okumadan i agree yi tıklayan insan

Akıllara south park ın bu bu bölümünü getiren hede. https://en.m.wikipedia.org/wiki/HumancentiPad

Özetlemek isterim. itunes un sözleşmesini okumadan kabul eden karakterimizi apple alıkoyuyor, ve steve jobs un yeni projesi olan humancent ipad adlı bir projenin parçası oluyor. Kabul ettiği antlaşmaya göre ağzının başka birinin anüsüne anüsünün başka birinin ağzına dikileceği bir ipadin parçası olacak. Bu ipad yemek yiyip hepsi birbirinin ağzına sıçtıktan sonra bildirim alacak....

En can alıcı nokta ise herkesin 'nasıl yani dostum, kim okumadığı bir şeyi kabul eder ki?' Tepkisinde ki ince ayar.

hafızadan silmek istenen şeyler

Bazı günler, gülüşler vs.

hiç konuşmayan erkek

Sizinle ilgilenmiyor olması muhtemel olan.
Bir de susan erkek var. O daha çok acıtır.

türk kızı türk oğlu ırkından evlen

Aksine şiddetle karşı çıkılması gereken söylem. Şu genetik haritamızı bir müddet yabancılarla evlenip düzelmeliyiz. Çirkinlikten ölücez milletce.

aşk dizisi izlemeyen türk kızı

Şu an pablo escobar izleyen kızdır. Benimdir.

yazarların ingilizcesini zorladığı başlık

Sure let's fuck the format of uludag sozluk and improve our english as well.

If anyone shows up and say that we need english content in this platform, i'll definitely work for it. But it's such a bullshit that ignore the format and open a any other shitty topic.